Dua Hakkında Yalanlar ve Aldatmalar

 

Gerçek anlamıyla dua nedir? Nasıl dua edileceği konusunda edindiğimiz bilginin kaynağı ne kadar güvenilirdir? Dua ederken nasıl bir yüreğe sahip olmalıyız? Çünkü insanın hazinesi neredeyse yüreği de orada olur.

 

Bir çok şeyin gerçekte olduğundan farklı sunulduğu dünyamızda, dua hakkında herkesin dürüst davrandığını söylemek ve beklemek saflık olur kanaatindeyim.

Dua, kutsal olan Allah’a edilir. Allah da insanın yüreğine baktığı için ilk dikkat etmemiz gereken yer yüreğimizdir.

Bazı kişiler Allah’ın her duayı duyduğunu düşünürler. Bu doğru mu?

Özd 15:29  RAB kötülerden uzak durur, oysa doğruların duasını duyar. 

Buradaki ’doğrudan’ kasıt yürekteki kırılmadır. Yani insanın kutsal Allah karşısında günahlı yüreğini farketmesi ve bu durumundan pişmanlık duymasıdır.

Bu gerçeği göz önüne almadan yapılan duaların Allah tarafından duyulacağını beklemek kendimizi aldatmak olur.

Allah Hezekiel Peygamber aracılığıyla şöyle demiştir:

Hezekiel 11:19  Onlara tek bir yürek vereceğim, içlerine yeni bir ruh koyacağım. İçlerindeki taş yüreği çıkarıp onlara etten bir yürek vereceğim.

Peki günümüzde dua eden herkes bu gerçeklerin ışığında mı hareket eder? Yani yüreklerinin taş gibi olduğunu ve bunu değiştirmesi için Allah’a yönelmeleri gerektiğini bilen kaç insan var?

Şimdi, Allah katında dualarının duyulmasını sağlamak için bir çok insan neler yapıyor ona bakalım.

Örneğin: Abdest alıp vücudumuzu temizledikten sonra Allah’a dua edersek Allah bu duamızı kabul eder mi? Ya da günde beş defa namaz kılıp önceden belirlenmiş kelimeleri söyleyerek dua ettiğimizde, bu yaptıklarımızı kabul etmek zorunda mıdır? Bazı özel dini günlerde yapılan duaların mutlaka kabul göreceğini söyleyenler doğru mu söylüyorlar?

Kirli olup Allah’ın gazabını üstüne çeken yer, biz insanların yürekleridir. O nedenle yüreklerimizdeki kirler dururken bizim vücudumuzu temizlememiz, Allah’ın önünde dualarımızın duyulması için yeterli değildir. Allah’ın beğenisini kazanmak, O’nun Sözü’nü dinlemeyi gerektirir.

1.Samuel 15:22  …”RAB kendi sözünün dinlenmesinden hoşlandığı kadar yakmalık sunulardan*, kurbanlardan hoşlanır mı? İşte söz dinlemek kurbandan, Sözü önemsemek de koçların yağlarından daha iyidir.

Yukarıdaki ayetin yardımıyla Mezmurlar’da söylenen, Allah’ın insan yüreğinde nasıl bir değişiklik olmasını istediğini ifade eden sözleri daha iyi anlıyabiliriz.

Mezmurlar 51:17  Senin kabul ettiğin kurban alçakgönüllü bir ruhtur, alçakgönüllü ve pişman bir yüreği hor görmezsin, ey Tanrı.  

Allah’ın bu sözlerinden habersiz olarak dua eden bütün insanlar, konuyla alakalı bilgileri nereden almışlardır? Aldıkları bu bilgiler doğru mudur? Bu uygulamalarının doğru olup olmadığını nasıl kontrol edebilirler?

İnsan insana öğretiyor. Oysa günahlı hiçbir insan kendiliğinden kutsal Allah’ın düşüncelerini, planlarını bilemez. O nedenle isa Mesih şöyle demiştir:

Matta 15:14  Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, ikisi de çukura düşer.”

Yalanın ve aldatmanın bu kadar çok yaygın olduğu bir zamanda doğru bilgiye ulaşmak oldukça zordur. Bu zorluk, doğru bilginin çok ulaşılmaz bir yerde olmasıyla alakalı değildir. Sorun, gerçek öğrenilip kabul edilirse, kişinin şimdiye kadar yaptıklarının yanlış olduğunu itiraf etmeye kendini hazır hissetmemesindedir. Çünkü aldatılmış olmak insanın kolay kabul edebileceği bir durum değildir. Ancak bir Türk atasözü şöyle diyor: ‘Zararın neresinden dönersen kârdır.’

Aslolan Tanrı’nın Sözü’nü her şeyin üzerinde tutmaktır. Çünkü bizi kurtaracak olan O’dur.

Fakat medyada üzülerek görüyoruz, hâlâ bazı kişiler dualarını kutsal saydıkları yatır, ziyaret yerleri gibi yerlerde ritüeller eşliğinde yapıyorlar ki, kabul edilmesi garantili olsun. Vicdanları dağlanmış bir kaç yalancı da ortaya çıkıp şöyle konuşurlarsa ‘Ben geçen bahar da buraya geldim ve dilediklerimin hepsi kabul oldu!‘, bu sözlerin, gerçeği tanımayan insan üzerinde etki yaratmaması mümkün mü? Sanki gerçek, orada söylenen dua ile elde edilen mal ve makamla sınırlıymış gibi bir hava yaratılıyor. Oysa Allah’ın kutsal Sözü şöyle söylüyor:

1Yuhanna 2:15  Dünyayı da dünyaya ait şeyleri de sevmeyin.

Allah‘ın bu sözlerinden habersiz olanı kandırmak tabii ki kolaydır. Ancak Allah‘ın Sözü‘nü bilen ve imanda güçlü biri gerçekte nereye yönelmesi gerektiğini bilir. Böyle birini aldatmak öyle kolay değildir.

Yüreğindeki kirleri farketmeden dua eden kişi, bunu başka bir insandan öğrenmiştir. İnsanın kendiliğinden gerçeği bilmesi olanaklı değildir. Oysa gerçeği bizlere Allah öğretmek istiyor. Dua etmeyi de gerçek anlamıyla ancak O’ndan öğrenebiliriz. Halbu ki insanlar arasında ‘dua etmenin‘ içeriği ve yönü değiştirilmiş bambaşka bir hal almıştır. Dua eden biraz daha fazla mal edinmek için ya da ölen yakınına iyi davranılmasını temin etmek için v.s. dua ediyor. Oysa İsa Mesih’in örneğine baktığımızda henüz bu dünyada yaşarken imanda güçlensin ve Allah yolunda yürüsün diye öğrencisi için dua ettiğini görüyoruz. Aslolan da budur; çünkü bu dünyada henüz yaşıyorken İsa Mesih’i kurtarıcı olarak yaşamımıza almak şansımız vardır. Öldükten sonra bu şans hiç kimseye verilmez. Edilen duaların da ölen hakkında verilen yargıyı değiştirmesi mümkün değildir.

Allah‘ın egemenliğinin ardından giden insanların dünyasal ihtiyaçlarını temin etmek de Allah’ın kendi sorumluluğundadır.

Matta 6:31  “Öyleyse, ‘Ne yiyeceğiz?’ ‘Ne içeceğiz?’ ya da ‘Ne giyeceğiz?’ diyerek kaygılanmayın.

Matta 6:32  Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir.

Matta 6:33  Siz öncelikle O’nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir.

Kulaktan kulağa ya da başka bir kaynaktan öğrendiklerimizin doğruluğunu ancak Tanrı’nın Sözü’ne bakarak sınayabiliriz. Bu da, kötü niyetli insanlar ve Şeytan tarafından aldatılmamızı engelleyecek en güvenli yoldur.