Neden Dua Etmiyoruz?

 

Tanrı´ya inanan herkes dua etmenin ne kadar önemli oldugunu bilir. Kutsal Kitap’ta duanın önemini belirten yeterince ayet vardır.

Kendinizi duaya verin. Duada uyanık kalın, şükredin. (Koloseliler 4:2)

Her türlü dua ve yalvarışla, her zaman Ruh’un yönetiminde dua edin. (Efesliler 6:18)

Duaları yanıtlanmış olan inanlıların tanıklıklarını duymuşuzdur. Bu tanıklıkları ilk duyduğumuzda çok etkileniriz. O halde dua etmenin gücünü bilmemize rağmen neden dua etmeyiz? Nedenlerden biri dua ederken kolayca dikkatimizi kaybetmemizdir. Düşüncelerimizin ne zaman duadan koptuğunu anlayamayız bile. O nedenle ayık olmalı ve tembellik etmeden kendimizi duaya vermeliyiz.

Doğru kişinin yalvarışı çok güçlü ve etkilidir. (Yakup 5:16)

Bazen zaman darlığından yakınırız. Bu gerekçeyle yaptığımız her işi, Tanrı’nın üstünde tutmuş oluruz. Tanrı’nın üstünde tuttuğumuz her şey ise puttur. Bu bizim işimiz olabilir, boş zamanlarımızda yapmaktan hoşlandığımız bir şey,  ya da Tanrı’yla zaman geçirmek yerine yapmayı tercih ettiğimiz başka herhangi bir şey olabilir. On Emir’den ilkinde Tanrı şöyle der:

Benden başka tanrın olmayacak. (Çıkış 20:3)

Belki bazen duada bize yardım edecek olan Kutsal Ruh’un rolünü önemsemediğimiz için dua etmekte zorlanırız. Ne konuda nasıl dua etmemiz gerektiğini, duaya nasıl başlayacağımızı bilmediğimiz zamanlarda bir yardımcımız olduğunu hatırlamalıyız. Bu yardımcı Kutsal Ruh’tur.

Bunun gibi, Ruh da güçsüzlüğümüzde bize yardım eder. Ne için dua etmemiz gerektiğini bilmeyiz, ama Ruh’un kendisi, sözle anlatılamaz iniltilerle bizim için aracılık eder. (Romalılar 8:26)

Bazen bizi ayartmak isteyen düşmanımızın gücünü hafife aldığımız için duada yavaş oluruz. Hayatımızda her şey yolundaysa bu yanılgıya kapılmak da kolaydır. Oysa Kutsal Kitap bizi bu konuda da açıkça uyarır.

Oraya varınca İsa onlara, ‹‹Dua edin ki ayartılmayasınız›› dedi. (Luka 22:40)

Şeytan’ın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın.  (Efesliler 6:16)

Bazen kendi gücümüze gereğinden fazla güvendiğimiz için duada yavaş oluruz. Hayatımızdaki çeşitli bereketleri kendi aklımızın, çabamızın ve çalışkanlığımızın bir ürünü olarak görme yanılgısına düşeriz. Ya da bir sorunla karşılaştığımızda duayla Tanrı’nın bizi yönlendirmesini istemek yerine kendimizce doğru olduğunu düşündüğümüz şekilde davranmayı tercih ederiz. Kutsal Kitap’ta, gelmiş geçmiş kralların en güçlüsü ve en bilgesi olarak tanıtılan Süleyman şöyle der:

RAB’be güven bütün yüreğinle, kendi aklına bel bağlama. Yaptığın her işte RAB’bi an, O senin yolunu düze çıkarır. (Özdeyişler 3:5-6)

Bazen de Tanrı’yla aramıza giren günahlar nedeniyle dua edemeyiz. İtiraf etmeden içimizde sakladığımız ve tövbe etmediğimiz her günah Tanrı’yla aramıza girerek bizi Tanrı’dan uzaklaştırır. Kimisi bu engeli kaldırmak yerine hiçbir şey yokmuş gibi yaşamaya devam eder. Bu şekilde yaşamaya devam eden kişi Tanrı’yla arasına mesafe koyduğundan, O’nun sevgisinden de uzaklaşmış olur. Bunun için Kutsal Kitap’ta şöyle yazıyor:

Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır. (1. Yuhanna 1:9)

Disiplinli bir şekilde dua etmek istiyorsanız önce dua etmekte neden zorlandığınızı tespit edin. Sonra da bu nedeni ortadan kaldırmak için adım atın. Çünkü dua etmek imanda büyümek ve sağlamlaşmak için şarttır. Tanrı’yla iletişim kurmak için zorunlu bir araçtır.